9 Aralık 2011 Cuma

Bu ara o kadar çok dedim ki, sonunda dayanamayıp yazdım...

Bu dönem çok az dersim olması nedeniyle, zamanımın çoğunu evcağzımda geçiriyorum. pek hoşuma gidiyor bu durum, annemle çok eğleniyoruz. Yaşlandıkça daha komik bir kadın oluyor. Yeni yeni yemekler deniyoruz. Tabii tezle ilgili çalışmalarımda da iyi oluyor bu evde olma işi.. Bu evde geçirilen zaman zarfı içinde, bol bol düşünmeye de zamanım oluyor. Sorgulamaya... Cevapları bulmaya...
Son bir haftadır ailem, arkadaşlarım ve etrafımdan duyduğum olaylar içerisinde, şu lafı pek eder oldum: Herşeyin hayırlısı.. Sevcan Teyzem (kendisi karşı koşumuz olmakla beraber, öz teyzelerimden farkı olmayan bilge kişidir) sürekli bunu öğütler durur bize... Yine de insan sonuna kadar yaşayıp görmeyince, evet bu sözün yeri tam da burasıymış diyemiyormuş. Ama dedim, evet tam da bu sabah yataktan kalktım ve içimdeki onca garip duyguyla "hayırlısı olsun" deyip derin bir nefes aldım. Sonra bir şey oldu ve içimdeki o adını koyamadığım, kımıl kımıl his özgürleşti. Bsit bir denklem kurdum ve şu sonuç çıktı: Doğru bildiğin, SEVDİĞİN, inandığın şeyden asla vazgeçme, ama hiç bir kapıyı aşındıracak kadar zorlama! Sonra kafana yağacak taşlardan "kader" değil sen sorumlu oluyorsun çünkü... :)
Yarın haytımdaki en önemli insanlardan birinin (Kerem'imin) doğum günü. Şimdi ona ne alacağımı düşünmem lazım.. Yarın yine devam ederiz.
sağlıcakla kalın..

1 yorum:

  1. Annelere yaslandikca denir mi yahu! Askolsun!

    Yazilari yayimla demeden once sooooyle bir imla gez goz arpacigindan geciriniz kose yazari adayimiz :P

    YanıtlaSil