19 Aralık 2012 Çarşamba

Toprakların Hükümsüzlüğü


Karşıdan  garip, tuhaf bir adam geliyordu. elinde kazmalar kürekler, oraklar sabanlar...Üstü başı toprak içinde, elleri çok çirkin, çatlak. Sonra topraklarıma girdi. Koca çizmeleriyle her yere ayak izini bıraktı. Üstünde başka kıtaların DNA'ları... hepsini döktü toprağıma... bu yabancılık hissine dayanamıyordum. Neydi bu? Elindeki tüm aletleri sırayla kullanıyordu. olmadık yerlerimi kazıyor, başka başka hislerin topraklarını alıp harmanlıyordu... tüm bunları yaptıktan sonra, günlerce, haftalarca, tüm toprağı usul usul düzeltti. Sonra başlayan o kocaman sessizlik. Milyon saniyelerce hiçbir şey yapmadan durdu. ve ağladım. Gecelerce günlerce ağlıyordum. Ben ağlarken, yüzündeki o güneş gülümsemesiyle bana: İşte bunu bekliyordum dedi. Çok kızmıştım. zaten hallaç pamuğuna dönmüş bu topraklara bir de ağlamak eklenince, nasıl gülünebilirdi. Topraklarımın tam ortasındaydı artık. o geniş mi  geniş arazide küçücük kalmış, tüm küçücüklüğü ile devasa bir hükümdarlık kurmuştu. ne hale çevirdiğini anlamadığım topraklarım, onu, tam orta yerinde kalmış o küçücük adamı, her zerresiyle biliyor olmuştu bir anda. Her şeyi çözdüm demiştim. Adımları, kocaman aletleriyle üzerimde oluşturduğu binlerce garip oluş, hepsi ne kadar da ona ait gibiydi...  Ya da ben öyle sanmıştım.
O gün güneşle birlikte, daha önce hiç kullanmadığı bir şey çıkardı cebinden... küçücük sarı şekilsiz bir tohum. Tüy kadar hafif... Güneşle, suyla, havayla, toprakla hepsiyle çok güçlü bağları olan, hiç birine benzemez bir zerre... onunla ne yapacaktı çok merak ediyordum. Tohumu sımsıkı avuçlayıp, deli gibi koşmaya başladı. ve zıplayıp olduğu yerden en uzak yere düştü toprağın üstünde. Düştüğü yeri var gücüyle kucakladı. Öptü. kokusunu içine çekerek, toprağı saçlarına sürttü. zaten yeterince hükmetmiyor muydu? neden bir olamamıştı hala? Bu çabası niyeydi? Çok mutluydum. sonra buldum cevabını. O sabah toprağa kendini bıraktığı yer, ne benim ben de, ne onun bende, ne de benim onda tanıdığım bir yerdi. "Bir" yerdi, başka "bir" yerdi orası... Elindeki tohumu usulca oraya gömdü. üzerini hiç davranmadığı şekilde nazikçe örtüp, bir daha ağla dedi. kahkahalar atarak ağladım....

Tohum filizlenip, ne olduğunu gösterdiği vakit görüşmek üzere...
SAD...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder