Karşıdan garip, tuhaf bir adam geliyordu. elinde
kazmalar kürekler, oraklar sabanlar...Üstü başı toprak içinde, elleri çok
çirkin, çatlak. Sonra topraklarıma girdi. Koca çizmeleriyle her yere ayak izini
bıraktı. Üstünde başka kıtaların DNA'ları... hepsini döktü toprağıma... bu
yabancılık hissine dayanamıyordum. Neydi bu? Elindeki tüm aletleri sırayla
kullanıyordu. olmadık yerlerimi kazıyor, başka başka hislerin topraklarını alıp
harmanlıyordu... tüm bunları yaptıktan sonra, günlerce, haftalarca, tüm toprağı
usul usul düzeltti. Sonra başlayan o kocaman sessizlik. Milyon saniyelerce
hiçbir şey yapmadan durdu. ve ağladım. Gecelerce günlerce ağlıyordum. Ben
ağlarken, yüzündeki o güneş gülümsemesiyle bana: İşte bunu bekliyordum dedi.
Çok kızmıştım. zaten hallaç pamuğuna dönmüş bu topraklara bir de ağlamak
eklenince, nasıl gülünebilirdi. Topraklarımın tam ortasındaydı artık. o geniş
mi geniş arazide küçücük kalmış, tüm
küçücüklüğü ile devasa bir hükümdarlık kurmuştu. ne hale çevirdiğini
anlamadığım topraklarım, onu, tam orta yerinde kalmış o küçücük adamı, her
zerresiyle biliyor olmuştu bir anda. Her şeyi çözdüm demiştim. Adımları,
kocaman aletleriyle üzerimde oluşturduğu binlerce garip oluş, hepsi ne kadar da
ona ait gibiydi... Ya da ben öyle
sanmıştım.
O gün güneşle birlikte, daha önce hiç
kullanmadığı bir şey çıkardı cebinden... küçücük sarı şekilsiz bir tohum. Tüy
kadar hafif... Güneşle, suyla, havayla, toprakla hepsiyle çok güçlü bağları
olan, hiç birine benzemez bir zerre... onunla ne yapacaktı çok merak ediyordum.
Tohumu sımsıkı avuçlayıp, deli gibi koşmaya başladı. ve zıplayıp olduğu yerden
en uzak yere düştü toprağın üstünde. Düştüğü yeri var gücüyle kucakladı. Öptü.
kokusunu içine çekerek, toprağı saçlarına sürttü. zaten yeterince hükmetmiyor
muydu? neden bir olamamıştı hala? Bu çabası niyeydi? Çok mutluydum. sonra
buldum cevabını. O sabah toprağa kendini bıraktığı yer, ne benim ben de, ne
onun bende, ne de benim onda tanıdığım bir yerdi. "Bir" yerdi, başka
"bir" yerdi orası... Elindeki tohumu usulca oraya gömdü. üzerini hiç
davranmadığı şekilde nazikçe örtüp, bir daha ağla dedi. kahkahalar atarak
ağladım....
Tohum filizlenip, ne olduğunu gösterdiği vakit
görüşmek üzere...
SAD...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder